30 Ekim 2010 Cumartesi

Saat Uygulaması


Evet, işte bugün de o günlerden biri. Öncesinde muamma,sonrasında kimilerine sorun yaratan o durumun ta kendisi. Haber ve gazetelerdeki duyurular sonrasında saat geceyarısını vurup da başlayan sorular şu şekilde oluyor...

“İleri mi geri mi alıyorduk yahu?”
“Şimdi bu yaz saati mi yoksa kış saati mi oluyor?”

Alınma sırasında evdeki saatlerin yerleri tekrar hatırlanıyor, bazen ortamda gözden sürekli kaçan kayıp saatler bile bulunuyor! Tabi asıl sorun sonrasında, bu uygulamaları sallamamış olanlarda yaşanıyor.
Ertesi gün iş varsa işe; yoksa buluşma saatlerine 1 saat gereksizce geç kalmalar; hiçbirşey olmazsa hayatla bir uyumsuzluk ne yazık ki yaşanıyor.
Tabi bunların yanısıra, havanın geç/erken kararması, 1 saat fazla/az uyuma muhabbetleri de mutlaka dönüyor… Sonunda, etraftan dinlenecek hikayelere yenileri ekleniyor.


Bu 1 saatlik değişimin aklıma ilk getirdiği nedense hep “24” dizisi. Diziyi pek izlemem ama sanırım “cık,cık,cık” sesiyle inatla gözümüze sokulan saatiyle istemsizce aklıma geliyor! O bir saatlik değişimde koca bölümü yiyoruz ya, o kadar olay yaşanmıyor ya mesela,acaba benim hayatımda 1 saatte neler değişiyor diye sorgulamaya başlıyorum. Ben hala bilgisayar başında öyle herhangi 1 saatimin içindeyken, adam neler neler yapmış oluyor arkadaş, çok acayip!

9 Eylül 2010 Perşembe

IKEA'dan "hah" talebi...


Ikea'nın son reklamını izleyenler bilir. Reklamda herkes aradığı eşyayı buluyor ve "hah" diye bir tepki veriyor. Ikea'nın meşhur "evinizin herşeyi" sloganıyla bağdaşan reklamın sonunda da kapıya gelen yeni katalog ile son bir "hah"lama oluyor. Gözlemlerimize göre Ikea bu reklamda evin en önemli "herşeyi"ni atlamış. İlk bakışta "hah" dedirten hayatımızın erkeğini/kadınını bulamıyoruz. Buradan "Ikea evimizin erkeği" ya da "Ikea evimizin kadını" sloganıyla bu soruna da çözüm bulmasını talep ediyoruz! Ikea bizi "hah"lat bebeğim, saygılar, sevgiler... :)

6 Eylül 2010 Pazartesi

En Eski Sosyal Medya Aracı: Sigara


Aslında bilinen ama artık zamana yavaş yavaş yenildiğini düşündüğüm bir sosyal medyacı olarak sigara... İş yerinde ya da yasak olan yerlerde "sigaraya çıkalım mı?" lafıyla kaynaşma başlatan ve tüm dedikoduları, olup biteni, belki sen bir süredir kopmuşken tekrar hayata bağlatan konuşmaları, bir dalda sunardı sana sigara. Yanında da çayı,kahvesi olurdu kimi zaman.


Bizde yasak yokken ama bazı ülkelerde varken daha dizilerde en çok işlenen ofis unsurlarındandı sigara. Friends'ten Rachel müdürle çatı katında takılsın diye sigaraya başlardı mesela. Yakın zamandan düşünürsek How I Met Your Mother'da hepsi gizli gizli sigara içerlerdi ancak birbirlerine tepkileri bana göre o eski Friends zamanlarından daha fazlaydı. Ortam değişmişti yavaş yavaş, sigarayı bırakmalar artmış, "doğayı ve kendimizi koruyalım"cılık artmıştı. Artan yasaklar mı göze sokulan "sigara içersen elbet birgün ölürsün" paket dizaynları mı ya da bilinçlenmemi bilmem, sanırım artık "sigara içmemek" daha çok sosyalleştirir oldu.


Ben sigara içen taraftan değildim ama muhabbetine katılırdım. Şimdi ne alakası var, hala durum böyle diyen olabilir. Tabi ki yine bu durum var ama eskisi gibi rahat rahat ortam yaratılamıyor gibi geliyor bana, size yan gözle eleştirel bakan gözler daha çok. Artık daha sağlıklı paylaşımlar,evinden laptopla kaynaşmalar var, tabi ki çok daha iyi, daha dumansız =p Bilinçlenen ve birbirimizi uyarır olduk bu konuda, bence iyi de olduk.Bilmem neden,sigara bana paylaşım ortamının atası gibi geliyor,bu bloga yılların en bilinen geyiklerinden birini de yazmamak olmazdı...

15 Ağustos 2010 Pazar

Ramazan'da Four Square Rastlaşmaları

1) Pide kuyruğunda, aynı fırınla ilgili yer bilgisi girildiğinde,


2) Açık hava,belediye iftarlarında masanın bir köşesinden yer bilgisi girildiğinde,


3) Dışarıdaki bir yerde, restorantta iftar yapıldığı sırada yer bilgisi girildiğinde,


4) Hadi hiç olmadı Sultanahmet'te gece yürüyüşü sırasında yer bilgisi girildiğinde, ortak bilgileri girdiğiniz sosyal medya dostlarınıza rastlayabilir ve tanışabilirsiniz.

Hayırlı Ramazanlar, bol şaşırma efektli ve kahkahalı tanışıp kaynaşmalar...

10 Ağustos 2010 Salı

"Sor Gayri- De Bakeyn" Hizmetinden...


Q: Senin için gelecek seçimde muhtarlığa aday olacağmış diyollar?
A: Yogh babam nerde, Hüsam sen misin la?

Q: Tarlaya ne zaman çıkıveren gız?
A: Yeminlen bu sıcaklardan al bastı, kendime gelem bi buluşuruk

Q: Hatce gız, görücü, kısmet, neyin yok mu? Serpiliverdin sen iyice artıkın...
A: Elbet beni de alıveren çıkar be ablam,alnımızda yazılı nassa...

Q: Şehre oku deye yolladık oğulcazım, internette mi sürtüyon sirseri sirseri hele de bi bağa?
A: Yok artık lan, burada da mı! 0_o

Q: Derede hiç çıplak yüzüverdin mi?
A: Bubama diyem bi istersen cevaplayıversin, boyu devrilesice!

7 Ağustos 2010 Cumartesi

Bekarlar, bekarlar


Bu sabah Tv'de başlayan Beyonce'nin Single ladies şarkısı beni çok derin düşüncelere itti. Bu şarkının Türkçe bir karşılığı olmalı diye aranırken ampül yanıverdi. Attila Taş'ın "Bekarlar" diye bir şarkısı vardı dedim içimden ve buldum:

p.s. 2:02'ye dikkat!


6 Ağustos 2010 Cuma

My Super Sweet 16


Hani şey vardır ... "My Super Sweet 16"de kız babasının hediye aldığı arabayı görünce "DADDDDDDDY YOU AREEE FANTASTIC " diye samimiyetsizce bağırır ya, işte o mentalde bir kızla tanıştım bugün. Ne yapıp sunduysam ( vasat da olsa) "Oğğğğğğlum sen aşmışsın, oğğğğğlum manyaksın, yuhhh sana" falan diyip durdu bütün gün. Gün sonu anladım amacını... boşaydı... üç noktalar çok etkileyici olabiliyorlar... öyle yani...

3 Ağustos 2010 Salı

Son Twitini Yaptı...


Şakamız şöyle, kurbanımızı @ olarak twitimize ekliyoruz ve "kaçırıldım, yardım et, s.o.s., tenks,bye" yazıyoruz. Tabi kurbanımız çok da twittercı olmasın ki, durumu pek anlamasın,açıkçası çok da çakal olmasın. 1-2 gün ortadan kaybolarak, telefonlara çıkmayarak yüreği bir "lan yoksa?" fikriyle hop ettiriyoruz.
İyice bir suçluluk psikolojisi yaratmak istiyorsak "benden başka da kimse görmemiş" savunmasını azaltmak için özel mesaj olarak da kurbana bunu atabiliriz.
Arkadaşları ayarlayıp kurbana "neden yardım etmedin çocuğa" baskısıyla kurbanı daha bir çökertiyoruz.
Olaya polisti, aileydi katmama şartını da bir şekilde düşünüp bir şaka hikayesini daha hayatınıza katabilirsiniz...

Fake Hesaplar da Sıçabilir.


Eğlenmeyi çok seven ben kimi zaman sahte hesaplar alarak sosyal ağlarda kendimce eğlenirim. Yine geçenlerde sosyal medyada yer alması neredeyse imkansız olan bir ünlü adına bir twitter hesabı açtım ve twitlemeye başladım. 1. gün her şey normaldi...tamamen o kişinin kimliğinde devam ettim ve takipçi toplamaya başladım. 2. gün birazcık azmam gerekiyordu yoksa eğlence olayı olmayacaktı ve öyle yaptım, azdım. Ünlü ve yaşlı alaturka solisti abimiz "#nowplaying"lerinde kimi zaman Death metal, kimi zaman rap kimi zaman da r&b dinliyordu. Gelin görün ki ısrarla inanmaya devam eden sağlam fanları da vardı. Hele bir tanesi tamamdı, resmen beni memleketine çağırıyor, ailesinin ne kadar sevdiğinden falan bahsediyordu. Ta ki bugüne kadar...
Sevgili çılgın fan bana önce halimi hatrımı sorarak muhabbete başladı. Daha sonra yine klasikleşen sorusu "Abi ...'ya ne zaman geliyorsun"u sordu. Ben de gayet normal bir şekilde şu anda tatildeyim, yeni sezonda geleceğim illa ki dedim. Sonra çocuk ne yazsın..."abi sen gerçek değilsin, daha dün burdaydın. Konserine geldim, tanıştık, bana imzalı albüm hediye ettin ve fotoğraf çektirdik." Sonra sustum. Not: Görsel Fake'lik üzerine tamamen serbest çağrışımla bulunmuştur.

13 Temmuz 2010 Salı

Kapı Mevzuları

Biri kapıdan girince sorulan "geldin mi?" ye "hayır,ne alakası var" cevabının ve kapıdan anahtarla giren kişiye içeri odadan gelen "kim o?" ya "hırsız" cevabının hep bir dilin ucunda kalması, kimi zaman uçta kalmayıp dışarı çıkartılması.

Diyafondan sorulan "kim o?"ya istisnasız "ben" denmesi. Ben onu sesinden tanıyorum inandırıcı değil, valla değil...

Misafirin suskunluk sonucu kalktığı evden akla gelen muhabbet sebebiyle ev sahibini en az 15 dakika kapı önünde kitlemesi.

Bir de hep filmlerde randevu sonrası kapı önünde ilk öpüşmesini yaşayan çiftler var, ama onun pek alakası yok,hayır hayır yok...

9 Temmuz 2010 Cuma

Cemre'nin düşüşü...

Zamanında cemrenin denize düşüşü haberini yapan kişileri, Temmuz'dan çok alakasız sürmekte olan hava şartları sebebiyle suçluyoruz. Haberi yapan kişilerin aslında zamanında resimdeki Cemre adında bir kızın denize düşüş haberini yaptığını iddia ediyoruz... Havaların böyle gitmeye devam ederse, aylar önce gerçek haber olarak varsayılan cemrenin denize düşüş fotoğraflarının yayınlanmasını talep ediyoruz...

8 Temmuz 2010 Perşembe

Ahtapot değil ki o kunduz!

Gündeme oturan popüler bir hayvan olarak ahtapotu anlatacağız bugün sevgili günlük... Bu malum ahtapot hayvanı yıllardır içinde tuttuğu kıskançlıkla azmedip futbol maçlarını, kadrolarını az çok bilerek, hafızasına kazıyarak günlerden bir gün iddia oynamaya başlamıştır... Üç beş tutturup yemdi, suydu, akvaryum malzemesi, filtresiydi alıp, yolunu bulduktan sonra, arkadaşları tarafından hasetle gözlemlenmeye başlanmıştır. E tabi suda yaşam zor... Dikkatleri çeken ahtapotun, kendisine tahmin soruldukça bir tarafları, kolları kalkmıştır, asıl olay budur, bu kadar abartılmamalıdır...


Haberi ilk duyduğumda aklıma gelen yılların emekçisi kunduzdur, popülaritesindeki düşüş beni yürekten etkilemiştir... Zaten, ahtapot da aralarındaki bir husumetten dolayı bunları yaptığını itiraf etmiştir.


Peki, bu kunduz ne yapar? Her sene 2 Şubat tarihinde Amerika ve Kanada'da milli bir tatil olarak kutlanan ve kendi adını taşıyan bir güne sahiptir. Baharın iyi geçip geçmeyeceğine dair doğal olarak vücut diliyle tahminde bulunan bizim kunduz, sevgi dolu bir simge olarak hayvan aleminde yerini almıştır.


Bunları nereden mi biliyoruz? 1993 yılında, hayatta nadir dediğim "mükemmel ve en az bir kez izlenmesi gereken" (ki benim çok oldu saymadım) "Groundhog Day/Kunduz Günü" adında bir film çekildi. Başrollerini canım Bill Murray ve Andie Macdowell'i paylaştığı bu film, her gününü tekrarlayan ve adı bizde "Bugün Aslında Dündü" olarak çevrilmiş olan sizi çeşitli içsel kurgulara yöneltebilecek ve bolca da güldürebilecek bir lezzet. =) "Ben olsam"la başlayan cümleleriniz için birebirdir...

Neyse, konumuz aslında tahminci hayvanların atası kunduz ve taklitçisi ahtapot... Yüz vermeyin şuna yaeee, "kunduzu seven en az 100.000 kişi bulabilirim, haydi kunduzcular buraya" grubu kurarım bak, ona göre... =p

Groundhog Day IMDB notu: 8.2/10

7 Temmuz 2010 Çarşamba

Son Kararınız mı?



Formspring me ve Quizy me gibi soru sitelerinde cevabınızı yayınlamadan önce "Kenan Işık" tuşu çıksın. Bu fotoğrafı olsun ama özellikle, böyle bir kafa karıştırıcı, hınzır... Düşünüp bir gazla yazdığınız cevaba tekrar bir göz atılsın, "yok yok şu kısmı ağır oldu" densin içte içte ve silinsin.

"Son kararınız mı?"
a) Evet
b) Hayır

Seçiminizden sonra yayınlanan cevap daha içe sinen olacaktır, tabi bir takım sözler de içte kalacaktır o ayrı konu.

Kararsızlığımın damga vurduğu şu günlerim için Sıla'dan gelsin: "En kötü kararlardan beterdi kararsızlık"...

6 Temmuz 2010 Salı

Çerez...


Çerez, cips, atıştırmalık seven biriyseniz ve kendinizi yememeye mi zorluyorsunuz? İşte tam bu zorlama anları sırasında bilgisayar başında oturup belki aklıma aburcuburu getirmem derken karşınıza çıkacak olan "çerez" sizi hoşnut etmeyecektir. Gaza gelinip "çerezler sil"inecek ve dönüşü olmayan yola girilecektir. Kötü birşey, yapılmasın...

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Kedi Çıldırtma Oyunu


Bugün evde yalnızdım, gecenin sonuna doğru can sıkıntısından eskiden neler yapardık diye düşünürken aklıma "kedi çıldırtmamız" geldi. Ben küçükken yani daha evimizde Commodore 64'ün olduğu seneler, abimle cam önünden sokağı izleme seanslarımız olurdu. Gecelerden birinde farkettik ki bizi de karşı apartmandan izleyen biri var. Camın önünde duran bir ev kedisi... Canımız çok sıkılmış ya da kanımızdaki doğuştan delilik hali nüksetmiş olmalı ki resimdekine benzer bir peluş kedimle, komşu kediyi çıldırtma kararı aldık. Camdan saklanıp elimizdeki peluşla karşı camdaki kediyi azdırmaca, çıldırtmaca oyunu oynamaya başladık. Kedinin sahiplerine yakalanmamak tek kuraldı ve kedinin ilgisini çekmek oyunun amacıydı. O zaman için eğlenceli ve vakit geçirten bir uğraştı, tabi bir süre sonra ondan da sıkılıp sanırım başka birşeyler bulduk tam hatırlamıyorum. Ben yine aynı odadayım, peluş kedim gri olmuş bir gardırop üstünde, karşı camda ne kedi kaldı ne de o ev sahipleri, abimse evlendi. Sanırım ben yine canım sıkılınca geçmişi özledim ve şimdiye kadarki en uzun blog yazımı yazdım. Yine sanırım ki en acısı da şimdi karşıda bir kedi olsa "aman ne uğraşacağım" mantığında aynısını yapmayacak olmam, büyümem...

2 Temmuz 2010 Cuma

Gökhan Özen Jet-ski Anketi

Hazır yeni şarkısı "İstanbul Daha Erken" ile etrafta takılırken Gökhan Özen'in tekrardan bir Jet-ski ile kaybolma haberini bekler olduk. Sizce bu yaz Gökhan Özen nerede kaybolacak?
a) Antalya açıkları
b) Bodrum açıkları
c) Alaçatı açıkları
d) Çanakkale açıkları
e) Tekrar Kıbrıs açıkları

30 Haziran 2010 Çarşamba



Hava 4 gün daha şizofren şekilde seyrini sürdürecekmiş... Bayanlar için alışveriş bahanesi +1: "Bir durup bir çoşan havadan kurtulmak için kendimi dükkanlara, alışveriş merkezlerine attım kurtuldum, tabi o arada da boş durmadım,alışveriş yaptım şekerim..."



Alacak birşey bulamadınız mı? Hiç olmadı eve "5 Liralık Şemsiye"yle gidin, hem de hergüne ayrı bir renk, maksat alışveriş...

8 Haziran 2010 Salı

Ctrl+C & Ctrl+V Sanatı...


Bugünün sanat kulislerinden aldığımız bir habere göre; eserinin yapımı sırasında klavyeyle yakalanan sanatçı yıllardır Ctrl+C & Ctrl+V tuşlarıyla sanatını yerine getirdiğini ve halkını yetenekliymişcesine kandırdığını inkar edemedi... Sanatçı "Teknolojiye ayak uydurdum!" diyerek kendini savunmaya geçti.

Hayalet Sevgilim...


Aslında yalnız gezerken gülümseyişlerinizde ya da birşey düşündüğünüzde içten içe gelen o onayda, gaza getiren duyguda, kimbilir belki de yandaki gibi "Facebook'a profil fotosu yaparım, çeksene yeğen" anlarında hep yanınızda hissettiğiniz varlık, evet evet o sizin hayalet sevgiliniz! Çekinmeden sevebilirsiniz... Eğer şanslıysanız sizin gibi tıpatıp aynıdır, gül gibi yaşar, bir yastıkta kocarsınız...

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Paclady


Bilgisayarsız ortamlarda pacman oynayamıyoruz diye üzülümeyin! Kemik diye tabir edilen kıskaçlı bayan tokasıyla her yerde pacmancilik oynayabilirsiniz... İster sıra arkadaşınızın silgisini yutun, ister küfür yiyene kadar arkadaşınızı yemeye çalışın... Sıkıntılı derslerimizin eğlencesisin Paclady... İyi eğlenceler...

1 Mayıs 2010 Cumartesi

KFC Helvası...

Yıllar önce bir heves un helvası yapayım dedim, yapamadım... Mutfak masasında kara kuru helvalarımı bıraktım öylece... Abim eve geldiğinde yan gözle kestiği mutfak masasına bakıp gayet ciddi "Yemeğe KFC tavuğu mu aldın?" diye sormuştu... Cevabım bir daha helva yapmayı denememek oldu... Bu da aklıma gelen bir anıydı, bu kadar (nokta)

14 Nisan 2010 Çarşamba

Triple Fikret

Koşturduğumu gören annem: "Kızım,sen iyice 'Triple Fikret' oldun!" dedi...
Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim...

22 Mart 2010 Pazartesi

Arkadaş İlacına Yapılan Klasik Yorumlar...

Bugünkü geyiğimiz: Arkadaşın aldığı her ilaça alakamız olmasa bile yapılan klasik yorumlar:
Birincisi: Uyku yapar o...
İkincisi: Mideni ekşitir...
Üçüncüsü: Gaz yapar...

Daha vardır mutlaka da aklımıza bu kadar geldi...

Öptürüverin gayri,hasetçi gızz...

Sinem Kobal çok ihtiyacımız varmış gibi yerli dedikoducu kızımız olacakmış! "XOXO,Gossip Girl" lafı yerine "Öptürüverin gayri,hasetçi gızz..." lafını kullanmasını istiyoruz,duy bizi Sinem!

19 Mart 2010 Cuma

Tersine Alice Hikayesi...


arkadaşım: "Burcu, sen Alice olsan çukurdan çıkınca herşey düzelir,normal olur... Senin kafan hep güzel ki zaten!" dedi..."ne alakası var,değil" diye itiraz edemedim valla, ne diyim...

13 Mart 2010 Cumartesi

Sexy Bir İstanbul Masalı Melodisi


Bir İstanbul Masalı'nın dizi müzikleri albümünde gizli kalmış, sexe teşvik eden bu melodiyi sizinle paylaşmazsam ölürdüm. Kıraç neden kastın abicim bu kadar? Saksafon yeterince sex unsuru içermiyor mu zaten? Aşk-ı Memnu tarzıymış bu aslında.

12 Mart 2010 Cuma

Sen yeter ki beni bir yerden atmak iste...

Atakule'den at beni Bakırköy versiyonu: Capacity'den at beni...


Atakule'den at beni Taksim versiyonu: Odakule'den at beni...

10 Mart 2010 Çarşamba

İkimize Birden Yükleniyorlar...


hayat da bana yükleniyor firefoxcum, boşver ikimize birden yüklensinler ama sen ağlama...Bu geceki geyiğimiz facebook'da dolaşan 3lü grup yapan kedi videosundan ve fondaki "ikimize birden yükleniyorlar" şarkısından yola çıkılarak yapılmıştır...

9 Mart 2010 Salı

David ve Estelle'den Kalp Yeme İsteği...



Keşke David'le Estelle kapımıza gelse de kalp atıp kaçsa... Street Fighter havasında atıyorlar farkındayım ama iyi olurdu yine de...Şu kasvet havamız biter de dans filan ederdik çılgınca...

8 Mart 2010 Pazartesi

Sayın Yolcularımız...


Benim için tatil başlangıcı uzun seyahat yolculuğudur. Uçak tercih etmem. Şöyle güzelce müziğime doyarak yolu izleyeyim. Ulusoy tercihimdir. Siz de müşterisiyseniz bilirsiniz anonslarda çalan bir müzik vardır. Gecenin 4'ü "şak" diye açılan ışıklarla kalkarsınız o müzikle,sırta bir hırka geçirip inersiniz gözler şiş halde... Susurluk otobüslerin klasik mekanıdır, eh bir de yanında tostuyla o ayrandan içilmese olmaz! Sanki bir zorunluluktur ve yapmazsak içimizde kalır. Her seferinde "yok bu kez içmeyeceğim abi ben,midemi ekşitiyor" desek de evet yine içeriz! Bu müziği tesadüfen bulmuştuk ve evet birçok insanın tepkisinden anladık ki o geceyi hayatında bir kez de olsa yaşayan birçok insan var =)) siz de onlardan biri misiniz?

Dinlenme Tesisi Müziği:


Herkesin Dilindeki Sepia Hava...


Bugün havanın kendisini Benjamin Button sandığını düşünüyoruz... Buradan da şizofren havaya ilkbahar'dan kışa değil, kıştan ilkbahara geçildiğini hatırlatmak istedik. Yapma tatlım böyle şeyler,düzgün düzgün git yolunda...
Herkesi çıldırtmak için bunu yazmadan geçmek içime sinmezdi... sepia; i. mürekkepbalığı, mürekkepbalığı boyası, sepya, siyah boya, sepya ile yapılmış resim, kahverengi ağırlıklı resim
benim için anlamı: fotoğraf makinemin renk seçeneklerindeki "siyah-beyaz"değil, diğer seçenek...

7 Mart 2010 Pazar

Çiçeğum


Yılların eskitemediği Hızır Acil şaheseri.Çiçe çiçe çiçeğum.Burjum da çok sever.iPodumuzdan eksik etmediğimiz bu şarkıyı sizlerlen paylaşmak istedim.Herkes coşsun.

Ayh Dakıldım



Son günlerde herkesin karıncalarını kaynatan şarkıyı farklı yorumluyoruz biz:

Ayh dakıldım ben birine, sana değil Beypazarı'ndaki eltine gız.Elengtring aldım çok fena.